ÇASGED-Çanakkale Sosyal Gelişim Gençlik ve Spor Kulübü olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Kritik ve Analitik DÜşünce Topluluğu ile ortak faaliyet şeklinde organize ettiğimiz “El-Müstekîm (sav)” konulu konferans gerçekleştirildi.
İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde 24 Rabiülevvel 1438 / 24 Aralık
2016, Cumartesi günü saat 14’te başlayan program, 2 saat sürdü.
Programda açılış konuşmasını Kritik ve Analitik Düşünce Topluluğu Başkanı Ahmet Ziyaeddin BALHAN yaptı. Kritik ve analitik düşünmenin kısaca ne olduğuna değindiği konuşmasında topluluk olarak misyonlarının “bizi, ayaklarımıza baktırıp bize tokat atmak isteyenlerin niyetiini anlamak ve bilinçli bir şekilde gereğini yapmaktır, dedi. Ve “Kadim medeniyetimizin diriliş ve hayat bulması, tefekkürü şahlandırmakla ve ona ruh katmakla gerçekleşecektir.” diyerek Sezai Karakoç’tan alıntıladığı dizelerle konuşmasına son verdi.
Programda daha sonra sahneye gelen Dumlupınar Camii imamı Ahmet Ünal ve yine Dumlupınar Camii müezzini İlker Demir beylerin Sala, Salatı ümmiye ve İlahi dinletisi ile seyirciler güzel dakikal yaşadı ve heyecan üst seviyeye çıktı.
Programın asıl konusu olan ve sunumunu yapmak üzere Karabük’ten gelen Karabük Üniversitesi Rektörü sayın Hür Mahmut Yücer beyin “Değişen Dünya Değişmeyen Değerler ve MÜSTAKİM Kalabilmek” konulu konferans devam etti. Sayın Yücer yaptığı konuşmasında;
Hz.İsa (as) sonrasında Aryusçu tevhidi anlayıştan Roma’nın da etkisiyle ayrılınması ve nihayetinde SN.Paulcu Hristiyanlık anlayışının sadece dini alanda kalmayıp hayatın her alanına hakim olduğu dile getirdi.
Weber’in de üç ilahi din ile ilgili yorumuna dair aktarımda bulunduğu konuşmasında; İslam hakkında, ‘başlangıçta etkili ve güzel hakikatlere sahip olan dinin zamanla yaşanılamaz olduğunu ve hayata uyum sağlayamadığı anlayışının bugünün dinin modern bakışına sahip olduğunu iddia edenlerce de benimsendiğini, bunun da ilerisi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.
Tüm bu fikir ayrılıkları ve müslümanların aleyhine çalışılan onlarca meseleye karşın müslümanların birey ve toplum olarak istikamet üzere olabilmek için neleri yapmaları gerektiğine dair örneklerle yapılan anlatımın ardından konferans sona erdi.
Sayın konuşmacımız Hür Mahmut Yücer beye Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Genel Sekreteri Sami Yılmaz beyin plaket vermesi ve ardından Kritik ve Analitik Düşünce Topluluk Danışmanı Cumali Yaşar beyin Teşekkür Belgesi takdimi ile program sona sona erdi.
Konuşmadaki diğer konu başlıkları ise şunlardır:
Medeniyetimizin üretici gücü Dindir.
Meselemiz tasavvuf ya da tarikat meselesi değildir, meselemiz din meselesidir. Selçuklular, Osmanlılar’da gruplar neleri okuyordu, bugünün Türkiyesinde gruplar neleri okuyor?
Din: Beş temel İslam bilimden oluşur.
1-Kur’an tefsirleri: Besmele ile başlar, besmele, Allah isminden sonra “Rahman Rahim” ile devam eder. Üreten, hareket eden, sürekli uğraş veren, arayış içinde olana vurgu yapar.
2-Hadis: Niyetler önemli.
Bir gönül eri der ki:
Düşüncelerine dikkat et;
Sözlere dönüşüyorlar,
Sözlerine dikkat et;
Eyleme dönüşüyorlar,
Eylemlerine dikkat et;
Alışkanlıklarına dönüşüyorlar,
Alışkanlıklarına dikkat et;
Kişiliğine dönüşüyorlar,
Kişiliğine dikkat et;
Kişiliğin kaderin oluyor!’
3-Akaid-Kelam: Nasıl bir Allah’a inanıyoruz ve nasıl tanıtıyoruz (Hristiyan ve Yahudilerden farkımız nelerdir, bidat mezheplerinin yanılgıları nelerdir.)
4-Fıkıh: Temizlik bahsi ile başlar ubudiyetin hududunu netleştirir.
5-Tasavvuf (İslam Ahlakı):
Kapitalizm, insanların birbirine borçlu olmasını isterler, halbuki din herkesin Allah’a borçlu olduğunu, (Din borçluluk ilişkisidir) kulların birbirine borçlu olmamasını salık verir, peygamber borçlunun namazını kılmaz, tüketime çağı.
Bu çağ savaş çağıdır, vicdanlarda savaş, toplum içinde statü, kazanç savaşı.
Bu çağın özgürlük alanını yok eder. Mahremiyet alanını da..
Bu çağ korkular çağıdır. Emniyetsiz çağ, kaos çağı…
Küreselleşme ile her türlü maddi ihtiyaçlar karşılanırken manevi alan açık kalmış, bu nedenle hakikat kırıntısı üzerinde bulunan ama tam temsil etmeyen birçok yeni dini cemaat ortaya çıkmıştır. (Hint ve Uzakdoğu dinlerine yönelim)
Dinde Değişim, bozulmanın adıdır.
1-Yunus 10/25. وَاللّٰهُ يَدْعُٓوا اِلٰى دَارِ السَّلَامِۜ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
Allah, (kullarını) selamet yurduna (cennetini kazanmaya) çağırır ve O, dilediğini (samimi niyetleri sebebiyle) doğru yola iletir.
2-Hicr 15/41.قَالَ هٰذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَق۪يمٌ
(Allah) buyurdu ki: “İşte bu (ihlas), bana ulaşan dosdoğru bir yoldur.”
3-Meryem 19/36. وَاِنَّ اللّٰهَ رَبّ۪ي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ
“Şüphesiz ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin. İşte doğru yol budur.”
4-Nûr 24/46. لَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍۜ وَاللّٰهُ يَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
Andolsun ki biz, (hakikatleri) açıklayan âyetleri indirdik. Allah dilediği kimseyi (halis niyet ve sâlih amellerine göre) doğru yola iletir.
6-Yâsîn 36/62. وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ
Bana kulluk edin, işte doğru yol budur.
Hz.Peygamber sırât-ı müstakime çağırır
5-Mü’minûn 23/73. وَاِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
Şüphesiz sen onları elbette doğru bir yol (olan İslâm’)a çağırıyorsun.
6-Yâsîn 36 /4. اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ (٣) عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۜ
7- Hud / 112.
فَاسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْا اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصيرٌ
O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emr olunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.
Peygamberimizi korkutan, kendisinin dosdoğru olması değil ümmetinin istikametten çıkmasıyla ilgili endişesidir. Zira buyuruluyor ki: Seninle beraber tevbe edenler de. Yani şirkten tevbe edip de imanda seninle beraber bulunan, Müslüman olan herkes de tıpkı senin gibi dosdoğru olsun.
1-Fatiha 1/6. Ayet. İlk sure ve ilk dua: İhdinassıratal müstakim, nedir sıratı müstakim, kimin yolu:
اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ
Bizi doğru yola (İslâm’a) ilet (İslâm ile yaşat). Günde 40 defa söylememiz istenmektedir. Tekrar ile bu işin ancak onun yardımıyla olabileceğini işaret etmektedir.
Günahların zahirinden ve batıni olanlarını terk edin buyurulur. (En’am 120)
وَذَرُواْ ظَاهِرَ الإِثْمِ وَبَاطِنَهُ
Batıni günahlar kibir, riya, sum’a, bühtan (iftira), haset gibi hususlardır.
Zahiri günahlar batıni günahlar sebebiyle işlenmektedir.
Salât-ı mefrûzayi işlemeyenin salât-ı mevkûtesi kabul değildir, denilmiştir. Nedir denildiğinde “Doğruluktur-sıdktır” buyurulmuştur.
Ubyedullah Ahrar hazretlerinin rivayetine göre bir zat Şah-ı Nakşibend’i rüyasında görmüş de ebedi kurtuluşumuz için ne yapmamız gerekiyor diye sormuş. O da “son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun” buyurmuş.
Kimler Sırât-ı Müstakimdedir
وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُوْلَئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاء وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقً (Nisa 4/69)
Kendilerine nimet verilen, nebilerin, sıddıkların, şehitler (hakikate şahit olanlar) ve Salihler/velilerin yolu: Bize gereken sırât-ı müstakimi gösterecek işaret edecek birilerini bulup göstermek gerekir. Ustayı, bileni, muallimi, mürşidi bulmak.
Efendimiz de, bu husûsa temas buyururken: “Kulun kalbi müstakim olmadıkça îmânı müstakim olamaz, lisânı dosdoğru olmayınca da kalbi müstakim olamaz” ferman ederler.
Bir başka beyanlarında ise: “Her sabah insanoğlunun uzuvları lisâna karşı: ‘Bizim hakkımızda Allah’tan kork; zîra sen müstakim olursan biz de müstakîm oluruz; sen eğri-büğrü olursan biz de eğriliriz’ derler” diye önemli bir mevzûu ihtarda bulunur.
Gıybeti terketmek sözdeki istikamet, bid’atten uzaklaşmak fiildeki istikamet, gevşekliği bırakmak ameldeki istikamettir.
İstikameti hayatın bir parçası haline getiren ve ahiret inancıyla bütünleştiren Ebû Bekir Şibli’ye aid ifadeler ne kadar çarpıcı: “İstikamet yaşadığın zaman içinde kıyametin koptuğu ve Allah’ın huzurunda bulunduğunu düşünüp müşahede etmektir.”
Sırat-ı Müstakime Namaz ve Abdest ulaştırır
عَنْ أَبِى أُمَامَةَ يَرْفَعُ الْحَدِيثَ قَالَ « اسْتَقِيمُوا وَنِعِمَّا أَنْ تَسْتَقِيمُوا وَخَيْرُ أَعْمَالِكُمُ الصَّلاَةُوَلاَ يُحَافِظُ عَلَى الْوُضُوءِ إِلاَّ مُؤْمِنٌ » .
Ebu Ümame (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi hadisi merfu kılarak şöyle demiştir: “İstikametli olunuz. Eğer istikametli olursanız o ne güzel bir şeydir. Amellerinizin en hayırlısı da namazdır. Ve kamil mümin’den başkası abdesti muhafaza edemez.” İM279 İbn Mâce, Tahâret, 4
* Hz. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Her hususta dosdoğru istikamet üzere olun; meyletmeyin. Ama buna güç yetiremezsiniz. Öyleyse bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. Kâmil mü’minden başkası abdesti (hakkı ile) muhafaza edemez.”
İstikâmetin Hediyesi Nedir
31-Fussilet 41/30
اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَـتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
(30) (Ey mü’minler!) Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de sonra (kulluk görevlerinde ve işlerinde) istikamet üzere (dosdoğru) olanlar var ya, onların üzerlerine (ölümleri anında) melekler inerler de: “(İlerisi için) korkmayın, (bıraktığınız evlat ve ailenizden de) endişe etmeyin, size söz verilen cennetle sevinip neşelenin.” derler.
Nisa 4 /175.
Maide 5/16. Ayetleri