8 Milyar Salavat


SALAVAT NEDİR?

Salavat, dua, tazim, rahmet, esenlik ve övgü gibi anlamlara gelir. (1)

Ayet-i kerime de “Allah ve melekleri Peygambere salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve onu tam bir teslimiyetle selamlayın” (2) buyrulur.

Bu ayeti kerimedeki
Allah’ın peygambere salâtı; ona rahmet etmesi ve onu melekleri katında övmesi,
meleklerin salâtı; peygamber için istiğfarda bulunmaları,
müminlerin salâtı ise Allah’tan peygamberin kendi katındaki makamını yüceltmesi için dua etmeleridir.

SALAVAT NASIL GETİRİLİR?

Ka’b b. Ucre, benimle karşılaşınca, ‘Sana bir hediye vereyim mi?’ dedi (ve şöyle devam etti): Bir gün Peygamber (s.a.s.) yanımıza geldi. Biz, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik. Peki, sana nasıl salavât getireceğiz? dedik. Allah Resûlü de şöyle buyurdu:

“Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed ailesine, tıpkı İbrâhim ailesine rahmet eylediğin gibi rahmet et. Şüphesiz sen, övgüye en lâyık ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed ailesine, tıpkı İbrâhim ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz sen övgüye en lâyık ve şanı en yüce olansın.’ deyin. (3) (Salli ve Bârik duaları)

Birçok şekilde salavat getirilebilir. En kısa şekliyle: “Allâhümme salli alâ Muhammed (Allâh’ım Muhammed’i rahmetinle tebrik et ve esen kıl)” diye salât getirilebilir.

NEDEN SALAVAT GETİRİRİZ?

Abdullah b.Mes’ûd’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavât getirendir.” (4)

Ali b.EbûTâlib’in naklettiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: Cimri, yanında anıldığım halde bana salavât getirmeyen kimsedir.” (5)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Benim kabrimi de bayram yeri hâline getirmeyin. Bana salavât getirin. Çünkü nerede olursanız olun, salavâtınız bana ulaşır.” (6)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Bana bir kez salavât getirene Allah on kere salavât getirir (rahmet eyler).” (7)

BİR HATIRA

Bir gün Rasûlullah (s.a.s.) ashâbı ile birlikte Mescid-i Nebevî’de otururken içeri bir adam girdi. Hadislerde adı belirtilmeyen bu zât yalnız başına namaz kıldıktan sonra, “Allahümmağfirlî verhamnî (Allah’ım, beni bağışla ve bana merhamet eyle!)” diye dua etmeye başladı. (8) Bunun üzerine Allah Resûlü; “Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra adamı yanına çağırdı. Ona veya yanında oturan ashâbına şöyle buyurdu:

“Biriniz dua edeceği zaman önce Yüce Rabbine hamd ve senâ etmekle başlasın, sonra Peygamber’e salât getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin.” (8) Bu tavsiyelerden sonra, Allah’a şükredip O’nu yücelten, Hz peygamber’e salavât getiren başka bir sahâbîyi gördü Onun bu hâlini takdir ederek, “Dua et, kabul edilir; iste, verilir.” buyurdu. (9)

———————————
(1) Râgıb el-İsfeha^nî, el-Müfredât, “şlv” md.; İbn Kayyim el-Cevziyye, s.155-156; Fîruzâbâdî, s. 6-7
(2) el-Ahzâb 33/56; ayrıca bk. el-Bakara 2/157; et-Tevbe 9/99, 103; el-Ahzâb 33/43
(3) Buhârî, Deavât, 32; 6357. Müslim, Salât, 66. 908.
(4) Tirmizî, Vitr 21. 484
(5) Tirmizî, Deavât, 100. 3546
(6) Ebû Dâvûd, Menâsik, 96, 97. 2042
(7) Müslim, Salât, 70. 912
(7) Tirmizî, Deavât, 64.
(8) Ebû Dâvûd, Vitr, 23.
(9) Nesâî, Sehiv, 48.